09.12.2009
Lezzet Sanatçısı Hüseyin Özer Binfikir’de başladığı “Yürekten” adlı köşesindeki ilk yazısında arkadaşımız Erdinç Utku’nun Özer ile ilgili olarak kaleme aldığı “Gurur duyarak sunabileceğimiz değerlerimiz olması ne güzel!” başlıklı yazıyı değerlendirdi.
Sevgili Hemşerim,
Haftalar önce yazdığın yaziyi bugün okuyorum, Ceyda sağolsun bugün getirdi. Neşe ve mutluluk dolu, sevgi dolu, aşk dolu, kültür dolu, itibar dolu, kamburu yok etmek için uğraşan bir yazı.
“Evet, kamburum var” dediğin zaman kamburunu düzeltirsin. Millet bizde kambur yok der durur, biz de kendi milletimizde olan kusurları bulmaya, bulup da çözmeye çalışıyoruz. Aynı hastalığın teşhisi konduğu gibi. Bazı aldatmacalar olur ya, “yo yo sen hasta değilsin, aman rahat et” diye böyle bir moral verme gibi olur. Türkler birbirine durmadan o şekilde moral verir durur. En kralı, en iyisisin, en güzel Türk yemeğini biz yapıyoruz der bizim Türkler. Kimse beğenmez ama sadece Türkler beğenir Türk yemeğini, Türk kültürünü, dansözünü, eğlencesini… Ama başka kimsenin beğendiğine rastlamadım ben. Hatta bizim Türk Bolulu şefler Türk yemeğini hiç beğenmezler. Hiç Türk yemeği yapmazlar zaten onlar, Fransız yemeği yaparlar. Şimdi Türkiye’ye gidip geliyorum son günlerde, Çin yemeği yapıyorlar, Uzakdoğu yemeği de yapıyorlar şimdi Fransız yemeğinin yanında, İtalyan yemeği yapıyorlar. Türk yemeğini yapmayı Allah bana nasip etmiş Londra’nın göbeğinde. Senin gibi bunu takdir eden biri de çıkmış ne güzel yazıyor, anlatıyor. Sen çünkü çile çekmiş adamsın, bana çile çekmiş Türk lazım. Başbakan deyip durur durmadan, “damdan düşmüş bir adam gönderin bana” der, geçende ondan duydum da, Nasreddin Hoca’dan alınma bu. Bir de başbakanın ağzından duymuştum onu damdan düşmüş bir adam getirin bana, sen şimdi damdan düşmüş adam olarak yazmışsın bunu. Söylediklerine katılıyorum.
Sağol bana direkt iltifat etmemişsin, o çok gururlandırdı beni. Direkt kültüre hitap etmişsin, çünkü bizim geldiğimiz yer tabi Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği
gibidir “köküne bağlı evrensel ol.” Ben bu cümleyi bilmiyordum ama çok hoşuma gitti, iyi bir öğretmensin sen. Bu bana öğrettiği gibi okuyan diğer Türk vatandaşlarına da inşallah öğretir, inşallah onlar da senin gibi damdan düşer, durumu anlarlar.
Sevgili hemşerim, ilk köşe yazımı bu şekilde yazıyorum. Cevap gibi oluyor ama köşeme, yürek köşesine yerleştirmek doğru mu olur onu bilmiyorum. Çok natürel bir şekilde içimden geldi, 10 dakikada bitirdim bu yazıyı.O zaman çok doğru oluyor çünkü. Yüreğimden yazdım çünkü.
Yürekten sevgilerle.
Not: Sen o memleketin lisanını biliyorsun, yaşam tarzını biliyorsun. Dolayısyla sen damdan durmadan düşüyorsun. Zaten öbür arkadaşların damdan düşmesi mümkün değil. Çünkü kendi damlarından öbür tarafa atlamıyorlar hiç. Düşme tehlikesi de yok, anlamaları da mümkün değil. Çünkü oranın lisanını konuşmuyorlar, oranın insanıyla buluşmuyorlar. Ben de burada bizim gavur dediğimiz dünya güzeli İngilizler’le beraberim işte böyle. Tüm damdan düşenlere saygı ve sevgilerim, selamlarımla…
09/12/2009, Hüseyin Özer
İlgili köşe yazısı:http://www.binfikir.be/news/148/ARTICLE/4562/2009-06-18.html