Category: Yazilar

Son Turkiye gezimden…

Cok sukur Allah’a yine Londradayim…Izmir’e Kalite Kurumunun duzenledigi sempozyuma katildim gecen hafta. Profesyonelce yapilmis bir organizasyondu. Bu kadar iyisine ilk defa rast geldim dersem abartili olmaz!Gittigime, konusma yaptigima cok memnun oldum. Avukat Merve Hanim ayarlamis. Kendisine ve Azeri esine de candan tesekkur ederim.Yaprak OZER hanimefendi cok iyi yonlendirdi beni ve altin cocuk Ali Beyi. Tesekkur ederim kendisine.. Ali Bey’e de basarilar…Izmir’den Bursaya gectim. Manevi ailemin torun nisanini yaptik. Yuzuklerini taktim. Ertesi gun feribota biniyorken elinde iki kahve ile bir Hanimefendi karsiladi beni. 15 sene once bir adres sormus bende kahve ikram etmisim sonrasinda da kendi yedigim yemegin aynisindan ikram etmisim. Kendisi simdi mutlu, ailesini kurmus, Yalova da yasiyormus. Mutlu bir aileden, mutlu bir mesaj almak ne kadar guzel…Kimileri yaninizda calisiyor, kimileri kahvenizi icmis, kimileri yemeginizi yemis…Cok sukur Allah’im. Istanbul’da New York lu sarapa satan bir hanimefendi ile toplantimiz vardi. Kendisi New York’ta Sofra acacak. Dunyanin en guzel sarapcilari ile ahbap. 10 senedir sarap uzmanligi yapiyormus. Sarabini kendi goturuyor restoranlara. Tabi o kalitede sarap bulmak mumkun degil. Turk sarap uzamanimizda cikti ilk defa…Musa kardesimiz de sarap yapiyordu ancak bu kizimiz dunya capinda yapiyor. Turk sarabini tum dunyaya satiyor. Kendisiyle Murat Kargili’nin dukkaninda balik yedik. Muratta balik doktoru olmus. Tabi Ankarada ki balik doktorunun yanina…Saygideger Sureyya Uzmez Bey’e super lokantaci diyorum ben. Allah beni de Londra’nin gobeginde lokantaci yapti. Londra’nin gobeginde bir tek SOFRA lokantalari var.Sofra’nin bulundugu bolgelere lokantalar aciliyor, bizdeki kuyrugu gorup geliyorlar. Ustelik Turk lokantalarinin itibari yoktur burada. Turkiye’de ya yabanci kulturlerin yemeklerini yapiyorlar ya da kebap. Turkiye Cumhuriyeti cografyasinda Turk lokantasi bulmak cok zordur. Baklavaci, muhallebici, balikci, kebapci, ya da hazir yemek yapan lokantalar bulursunuz. Bizde hepsini bir arada bulabilirsiniz. Michelin Guide her sene bizi tavsiye ediyor. Grubun en favorisiyiz. Onlar lokanta doktorlari, gizli gizli dolasirlar. Cok sukur Allah’a doktorlarin gittigi doktoruz. Turkiyede ki bankacilar lokanta alip, duruyorlar. O lokantalari satanlar insallah 10 da 1 fiyatina geri alirlar. Tavsiyem o’dur. O lokantalar zarar edecektir. Lokantacilikta ruh gerekir, bankacilikta hesap gerekir. Insan ruhu olmadan orasi calismaz.Musteri sevgi, saygi bekler. Iyilik bekler.Satanlar bedavaya bile geri alabilirler, cunku zarar edecektir. Banka aldi diye ilk basta buyuk imaj olur ama sonradan insanlar gitmezler. Basinda durmadigin lokanta dagdaki sahipsiz kuzuya benzer, kurtlar yer!

Mayis yazisi…

Sevgili Okuyucularim, Bu ayki yazimda sizlere Ankara ve Istanbul projemden bahsetmek istiyorum. Ankara Ulus meydani, Turkiye Cumhuriyeti’nin kuruldugu yerdir. Ulus meydanindaki binalarin komple yikilmasi gerekiyor. Cok onemli bir yer orasi. Ziyarete gelen politikacilara, ziyaretcilere orasi gosterilmelidir. Hal’in orasi da guzellestirilir. Ziyarete gelen insanlar oradan baharat alir. Ipek yolunun oradan gectigi de anlasilir. Haci bayram da orada. Ne varsa Ulus ve civarinda. Atatürk un gozunun onunde bina yigini var. Tarihi eserlerin icinde cok kotu duruyor ve Atatürk un manzarasini bozuyor. O meydan halkin, insanlarin meydanidir, cok cirkin ve ayiptir orada olmasi bu bina yiginin, yakismiyor. Haci bayram o tarafta hal o tarafta yabancilari, ziyaretcileri oraya gondericeksin. Hisar a giderken oradan gecilir. Turkiye Cumhuriyeti nin kalbi orasidir ve malesef cok kotu durumdadir. Bir kac hafta once Ankaraya konferans icin gittigimde hale baharat almaya gitmistim. Oradan gecerken gordum. Heryer pislik icindeydi, Ataturk’un heykeli ve diger heykellerin ustune kuslar pislemisti. Gorduklerimden sonra sabaha kadar uyuyamadim. Ertesi sabah erkenden kalktim, oraya gittim ve meydanin fotograflarini cektim. Ulus ta park degil ama meydan olmasi lazim. Genclik parkini tamamen yikip, genisletilmesi gerekir. Tabiki eglenci yeri olmamak kaydiyla. Stadyumu da dahil etmek lazim bu park alanina. Ulus meydani da binalar yikilarak guzel bir meydan olur. Bunlar isik tutacak insana. Biz tohumunu simdiden ekiyoruz. Herkese bunu yayacagiz artik. Ataturk sevenler neredesiniz diye sormak lazim. Ankara Ulus Meydanindan sonra bir de Istanbul projemiz var. Avrupa memleketlerinden daha buyuk olan Istanbul’a yeni bir bogaz ve bir kopru daha yapmak gerekir. Bir de Taksim meydanindan Dolmabahce Sarayina kadar butun binalarin, otellerin, futbol sahasinin yikilmasi gerekir. Taksim de Ataturk heykelinden Dolmabahce Sarayina kadar park olmali sadece. Ingiltere neden guzel? Cunku parklar var, bina yigini yok. Sehrin merkezinde fultbol sahalari yok. Hyde park var, regents park var, st james park var…Istanbul da boyle olmali! Birde Turkiye de barisin saglanmis olmasi. Bunlar onemli seyler. Bu sekilde Istanbul’un degeri daha da artacaktir. Insanlar nefes alirlar. Istanbul u Istanbul yapan binalar degil, parklar olacak. Boylece yapilan diger binalarin da degeri olacak. Istanbul devletligini gostersin ve bu isleri yapsin. Ortasinda park olmayan Istanbul, nefes alamayan insan gibidir. Hastalikli insan gibi olur. Insanlar Taksim den bakinca denizi gormus olurlar boylece. Bunlarla beraber sirf kendim icin birsey istiyorum, ‘kaldirim’! Istanbul da yuruyecek kaldirim bulamiyorum. Sevgililer el ele tutusup yurumek ister, dostlar sohbet ederek yururler. Ayip olan birsey varsa Turkiye de kaldirimin olmamasidir. Arabalar icin yollar yapilmis, yayalar icin neden yok? Ondan sonra millet obez oluyor diyorsunuz. Yollar insanlar icin vardir once! Arabalar sonradan cikmistir. Yaya gecidinden de gecemiyorsun, arabalar ustune suruyorlar. Arabanin onunden kacmak zorundasin. Birde yaya gecitlerinde lamba olmasi lazim, uzaktan yanip sonsun ki gozuksun yaya gecidi oldugu. Maddiyatci oldugumuz heryerden belli. Araba onemlidir, insan onemli degildir. Turk yemeginin gelismesinin yaninda bunlarin gelismesi benim tek istegim. Hepinize yurekten saygilar, sevgiler. Huseyin Ozer

Ne mutlu lokantaci olana…

Herkes bir yastan sonra emekli olur, eger lokantaciysan hicbir zaman emekli olmuyorsun. Olunce cennete gidecegim der gibi birsey. Hayatimiz boyunca cennette yasiyoruz. Lokantacilik cennet meslegidir. Garibanlar, akillari ermeyenler kendilerine is adami diyorlar lokantacilari da gariban zannediyorlar. Lokantacilikta kazik atmak, yalan soylemek yoktur. Yuzde yuz durustluk sarttir. % 99 durustluk asla kabul edilemez. Parayi, pulu asmis olacaksin. Kultur elcisi olacaksin. Gelip sarilacaklar, sohbet edeceksin, yemeklerini, iceceklerini vereceksin. Herkesi de iceri almayacaksin. Ben de ilk restoranimi actigimda Mayfair de herkesi iceri almadim. Ne kadar zevkli bir meslek. Bu meslegi yapan dunya da her isi yapar ama is adamlari lokantacilik yapamaz. Lokantacilikta zerafet ve kalite gereklidir ve bir suru guzellik mevcuttur. Ben de Allah’in sevgili kuluymusum lokantaci yapmakta israr etmis. Meslek harika bir meslekmis…En ust seviyedeki insanlarin seni buldugu yer. Kral, Kralice, yazar, artist herkes gelir. Gelen musteriler misafirimiz, arkadasimiz, dostumuz olur. Turkiye’nin reklamini yapariz, sohbet ederiz, hem de Londra’nin gobeginde. Insallah benim menumu yapanlar cogalir da, bende birsey birakmis olurum arkamda. Tum lokantacilari tavsiyem budur. Ogrettigim herkes milyoner oluyor. Lokantacilara tek tavsiyem, lezzetli ve kaliteli yapsinlar. Tek basima kalmayacagim Londra’nin gobeginde. Turkiyeyi hep birlikte tavsiye etmemiz lazim. Restoranlarina brosur masasi hazirlasinlar, Turkiyeyi tanitsinlar. Herkes kotuluklerini anlatiyor biz de dogrusunu anlatalim. TC Huseyin devletin lokantalarini calistiriyor diyorlar ama devletten destegimiz de yok cok sukur. Sade vatandas olarak hic ayrim yapmadan vatanima sahip cikiyorum. Insallah daha kalitelileri de cikacak. Kimse turk yemegi yapmiyor burada cunku turk lokantasi oldugunu gorunce girmiyorlar. Bu cok aci bir durum. Tek dilegim turk lokantalarinin daha iyi gunlere gelmesidir. Ingiliz centilmenlere Turk centilmeni olarak kaliteli ve lezzetli turk yemegini sunalim. Sadece aci bir kebap yenmez…

Turkiye donusu….

Kimse bizim nasil yemek yaptigimizi algilayamiyor. Anlatmak ta zorluk cekiyorum. Turk insane kendini gelistirdi, zengin oldu ama Turk yemegi geride kaldi. Tum dunya yemekleri geliyor, steak houselar aciliyor, balikcilarimiz vary a da kebapcilar ancak dogru duzgun Turk lokantalarinin adi gecmiyor. Tam turk yemegi yapiyoruz ama izah edemiyoruz. Gelip gecen her allahin kulu memnun kaliyor. Cografyamiz cok zengin, hersey var ama ascilarimiz fransiz yemegine ya da sulu yemege takilip kaldilar. Millet yabanci yemek icin gitmez restorana. Herkes sikayet ediyor. Sokakta Turk yemegi bulamiyoruz. Ya et ya da balik, oyle olunca da restoran sinifina girmiyor. Biz Turkler de yemegimiz guzel diye ovunuruz. Yemegi guzel olan yerde baska kulturlerin yemekleri cogalir mi? Turk yemeginin, Turk markasinin itibari yok yurtdisinda. Kotuler arasinda birinciyiz. Bize gelen musteriler de Turk lokantasi oldugunu bilseydik gelmezdik diyorlar. Cok aci bir durum. Onun cilesini biz cekiyoruz. Insallah Istanbul’a gelip biz bir Turk lokantasi acacagiz. Menumuzde Turk yemegi olmayan bir tek Japon baligi vardir, Nobu restoranin baligi. Cok sevdigim icin koydum menuye ve de Turkiye den gelen dostlarima ikram edebilmek icin.

Bu memlekete para yapmak icin gelmedim…

Sevgili okuyucularim, Ben bu memlekete para yapmak icin gelmedim. Bu memleketi seviyorum. Kanunlarini da sayiyorum. Sanimiza, serefimize yakisir bir sekilde kanunlarina saygi duyuyorum. Simdiye kadar bize actiklari davalarda hickimseye daha kurus vermedim, dava sonuclanana kadar gidiyoruz. Ruhum bana lazim. Serefli ve namuslu ruh olacak. Mahkemeyi kaybederim ama yigitligimi asla kaybetmem. Herzaman hakimin arkadasiyim, onlarin degil. Benim gittigim davalarda iki kisi para icin kavga etmiyor. Onlar bizimle kavga ediyorlar. Ben asla kendimi savunmam, o biraz acizlik geliyor. Simdiye kadar herzaman baskalarini savundum. Ben calisanlarima evlatlarim diyorum. Onlarin haklarini onlardan daha cok korumaya calisiyorum. Seneler once Ingiltere’nin en taninmis isci sendikasi olan GMB yi kendim cagirdim dukkanima, elemanlarimi uye yaptim, onlara karsi bir haksizlik olmasin diye. Herzaman baskalarini korumayi cok iyi biliyorum ancak kendimi korumayi bilmiyorum. Benim vicdanim her varliktan ustundur ve de paradan. Insana deger veriyorum, paraya degil ve sadece insanlari seviyorum. Herkesin imani para olmus. Turkler Is adami olamiyorlar, siyasetci olamiyorlar sadece paradan konusuyorlar. Ingilizler ise bir gunden bir gune paradan konusmazlar. Eger bu memlekete gelmeseydim koyde kalacaktim. Hic kimse beni kabul etmedi. Herhalde camide yatardim, tuvalette yikanirdim. Kimse bana kizini da vermezdi. Para yok, yatacak yer yok, aile yok, kabul eden yok…Hepsi kitaplara aykiri. Kizi alsam nereye goturecegim? Sunepe bir hayat yasardim. Yasayacagim en ust seviye bu olabilirdi. Birileri elimden tutar yemek yemege gotururdu…. Kader insanlar icin onceden yazilmis, var zaten. Kaderi kazanmak o insanin kendi elinde. Kazanacaksin o kaderi! Kazanmak icin savasacaksin, ugrasacaksin. Ben kotu zamanlarda hic Allah a seslenmiyorum. Derdimle ugrasiyorum. Iyi zamanlarda Allah a sesleniyorum. Sukrediyorum ona. Daha onceki yazimda da belirtmistim, bir cocugu egitiyorum demistim. Kucuklugumden beri o kucuk cocuga ogretmenlik yapiyorum ben. Herkes kotu yol gosteriyor, ben de dogru yolu, iyi yolu gosteriyorum. Kendisi buyudu ama ruhu hala cocuk kaldı. Onunla birlikte yasayıp gidiyorum. O benim icimde ki çocuga sahip cıkıyorum. O cocukluguma leke getirmeden hala tutuyorum. Durust, yigit, mert, adalet, hak, hukuk. Birde o kucuk cocuga soz dinlemeyi ogretiyorum, yoksa hapislerde curuyecektim. Bu hayat hep bana belalar verdi. Allah ‘sana normal hayat vermiyorum, zor olanlari veriyorum ki bunlari basar’ diyor ayni annemin bana yanik bazlamayi verdigi gibi. Diger cocuklar aglamasin diye onlara iyi bazlama verir, bana da ateste yaktigi tarafini verirdi… Bu ulkede oldugum icin cok gurur duyuyorum. Burada Turkiye Cumhuriyetini ve Turk insanini gururla temsil ediyoruz. Sadece onlar icin calisiyoruz. Kitaplarin yazdigi gibi yapmiyoruz biz. Bizimki kitabi degil insani. Memleketimizin sanini serefini tasiyoruz biz. Memleketimizi karartiyorlar, biz de yuceltiyoruz. Memleketi korumak sadece sehit vermekle olmaz. O sehitlere buradan layik olmak lazim. Para icin calismamak lazim. Memleketin sani, serefi icin yapmak lazim. Kotusunu yapan cok var. Iyisini yapmak da bize dustu. Kazandigimiz parayi da vakfa yatiririz. Cocuk okuturuz. Gece kluplerinde, kumarda yemeyiz paralari; cocuklar okutulmalidir, calisanlar hakkini almalidir, vergiler odenmelidir. Bu muessese boyledir. Hicbir zaman nezaketimizi kaybetmeyecegiz… Yurekten sevgiler, saygilar Huseyin Ozer

Turk usulu servis

Bizim koyde ki gibi servis istiyorum. Fransiz usulu servis kesinlikle istemiyorum. Paltoyu biri alir, siparisi baskasi, icki secimi icin baskasi ilgilenir, yemek servisini de baskasi yapar. Biz de hosgeldin diye sariliriz, paltosunu alir, her seyi ile ilgileniriz. Bu Turk servisidir. Fransizlar da yemegi baskasi yapar, sosunu baska biri koyar, biri de servisini yapar. Anneler biz de oyle bir sey yapmazlar ki. Tuz bile yoktur masada. Annenin yemegine tuz bile koymazsin. Eline saglik dersin, dua edersin…Dunyada ki en guzel servis Turk usulu, evde ki gibi yapilan servistir…

Mujde…

Size cok buyuk bir mujdem var. Bugun tanimadigimiz bir hanimefendi geldi. Sanimizi duymus. Kendisi Isvicre en basta olmak uzere, Ingiltere ve avrupada ki dunya devlet baskanlarinin okudugu en ciddi okullarin Ingiltere ve Turkiye ambassadoruymus. Mezunlari, Sir Winston Churcill, Kemal Dervis, Cem Hakko, Mustafa Koc, Monako Prensi gibi isimler. Bizim vakimizla calismak istiyorlar. Akillilari okutalim burslu bir sekilde diyor. yillik ucreti 70,000 oldugu halde onlarin sartlarina uyanlari burslu bir sekilde okutacaklar. Simdi bize muracaat eden talebeleri hemen yonlendirecegiz. Acilisi Covent Garden’da Roof ta yapacagiz. Buyuk bir acilis olacak. Benimde tek istegim sizin gibi akilli insanlarin okumasi. Hemen sizinle paylasiyorum bu haberi. Cok heyecanlandik ofisteki 2 kizimizla beraber.

Ibrahim’in mektubu…

Cok sevdigim, saydigim ogrencim Ibrahim’den mektubum var…. “Hüseyin Bey Merhabalar, Evlendim ve çok mutlu bir evliliğim var allaha şükür. İstanbul Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak dersler veriyorum ve aynı zamanda Marriott otel zincirinde müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Sizden öğrendiklerim hayatımı değiştirdi. Çok para kazanıyor, çok önemli işlere önderlik yapıyorum. Sizin dediğiniz gibi insanın icine cin girer gibi sizin başarılı olma yeteneğiniz gecti banada. Hergün sizi anlatıyorum öğrencilere ve nasihatlarınızı hiç unutmuyorum. Bir yaşam tarzıydı sizden öğrendiğim. Size çok teşekkür ederim. Sevgi ve Saygilar” Ve benim kendisine cavabim… “Ibrahimcigim, Bekledigim mektubu gonderdin. Talebelere ornek olacaktir. Size kalbinizde sevgiliniz, ruhunuzda da ben olayim demistim. Unutmamissin..Bu mektubunu talebelerin sayfasina koyacagim izninle. Ibrahim Bey olman beni cok mutlu etti. Belki bir yazi daha yazarsin bizim talebelere. Seni anmadigimiz gun yok burada. Eski talebelerimden Ahmet Bilgin’de bir otelin CEO su oldu. Kendisi 6 ayda hayatimi degistirdin demisti. Eski Sofra elemanlarini insallah Istanbul’da toplariz birgun. Beraber bir sohbet ederiz. Bol bol lokantaci yetistirmemiz gerekiyor. Ikimiz bir araya gelebiliriz, artik biseyler organize etmeliyiz. Birseyler yapalim ki Turkiye Cumhuriyetinin reklami tum dunya da olsun. Senin katkilarini bekliyorum. Senin icin herkese doktora yapiyor diyordum, artik hoca oldu diyecegim. Soner’e de selam soyle, beraber gelmistiniz. Beraber birseyler yapmak icin hazir ol, insanlik icin.Esine de selamlar. Sevgiler, saygilar….”